TORCH ekibi olarak, dünyanın geçtiği bu zor dönemde, sağlıklı ve evinde güvende olduğunu umuyoruz. COVID-19 salgını hayatımızın her alanını etkilemeye ve bir belirsizlik ortamı oluşturmaya devam ediyor. Bu belirsizlik ortamının getirdiği stres ve kaygıyı bir nebze azaltabilmen için seninle konuşmak, izin verirsen de seninle birkaç öneri paylaşmak istiyoruz.
Öncelikle ekip olarak hemfikir olduğumuz bir nokta var: COVID-19 salgını küresel boyutta bir sorun. Birey olarak bize düşen görevse gerekli tedbirleri almak. Gerekli tedbirleri aldıktan sonra, bu salgına dair yaşanan diğer gelişmeler bizim kontrolümüz dışında gerçekleşiyor. Sen de salgının yayılmasını önlemek için gerekli tedbirleri alıyorsan (kişisel hijyenine daha fazla dikkat etmek, mümkün olduğunca dışarı çıkmamak vb.), geri kalanların senin kontrolün dışında olduğunu kabul etmen gerekiyor.
Bu dönemde biz de en az senin kadar endişeleniyoruz, kaygılanıyoruz. Kaygıyla başa çıkmak için hepimizin farklı yöntemleri var.
Emir
“Aslında COVID-19’un başladığı aralık ayının sonundan bu yana, pek ilgimi çeken ve gerçekten incelemekten keyif aldığım bir durum değildi. Ne yazık ki salgının ülkemizde de görülmesinin ardından hem çalışma alanımdan dolayı hem de bu konunun küresel bir kriz olması sebebiyle konu ile bir anda yüzleşmek zorunda kaldım. Fazla yabancı olmadığım evden çalışma sistemine geçerek işimi devam ettirdim, aynı zamanda da global ölçekte olup bitenleri incelemeye başladım. Tabii ki süreklilik halini alan evden çalışmanın zorlukları ile de ilk defa yüzleşmiş oldum. Bu durum gerçekten başlangıçta beni biraz zorlamıştı. Ancak devam eden günlerde artık durumu kabullenip artılarını yükseltme, eksilerini azaltma yoluna gittim. Kendime hobiler edindim, boş zamanlar yaratıp kendimi dijital dünyadan uzak tutmaya çalıştım. Bu durum sürekli evde olmamı biraz daha eğlenceli hale getirmişti. Bazen resim yapıyorum, bazen de karaoke mikrofonumu alıp saçma sapan şeyler yaparak deşarj olmaya çalışıyorum. Sonuçta hayat bir şekilde devam ediyor.”
Gökçe
“Öncelikle “krizi fırsata çevirin; sürekli üretin, okuyun” cümlelerine kulak tıkamaya başladım. Bir şey yapmak için bir zorunluluk veya bir “verimlilik” yarışında gibi hissetmek istemedim. Kendimi dinledim, çünkü bana o anda neyin iyi geleceğini en iyi ben biliyorum. Evden çalışıyor olsam da işimin gereklilikleri bir düzen korumama yardımcı oluyor ve kendime kolayca takip edebileceğim yeni bir rutin yarattım. İşin yanı sıra, düzenli akışta da stresli bir insan olarak, bana iyi gelen şeylere yöneldim. 20-30 dakikalık antrenmanlar, 10-15 dakikalık meditasyonlar kafamı işin ve salgının getirdiği stresten uzaklaştırmama yardımcı oluyor. Bunları da her gün yapmak için kendimi zorlamıyorum, tabii yapsam ne ala. Ailemle, farklı arkadaş gruplarımla düzenli olarak konuşuyorum. Nasıl hissettiğimi veya o gün içerisinde neler yaptığımı paylaşıyorum. Canım film/dizi izlemek istiyorsa – “yeni bir dil öğrenmek” yerine – film veya dizi izliyorum, kendimi zorlamıyorum. “Ne istiyorsam onu yapıyorum” değil de “Bu salgının ne kadar süreceği belli değil, ben de her şey yavaşlamışken kendimi dinliyorum” olarak görüyorum.”
Ulaş
“Salgının Avrupa’da yayılmaya başladığı günlerden beri COVID-19 hakkında araştırma yapmayı adeta bir hobi edindim. İşim gereği yaptığım araştırmaların yanı sıra kendime ayırdığım vakitlerde de virüs hakkında yapılmış bilimsel araştırmaları okuyor, sosyal medyada karşıma çıkan bilgilerin doğruluklarını kontrol ediyor, virüsün etkilerinin anlatıldığı interaktif grafiklerle ve haritalarla oynuyor ve geçmiş salgınları araştırıyorum. “İnsan bilmediği şeyden korkar” cümlesine inanmakla birlikte bu araştırmaların virüsü doğru anlamama yardımcı olup doğru önlemleri almamı sağlayacağına inanıyorum. Hayatım virüsten ibaret değil tabii ki de. Yaşadığımız dünyadan biraz bunaldığım biraz da sıkıldığım için bilgisayar oyunlarıma yöneldim; ayrıca son zamanlarda okuduğum kitapları ve izlediğim filmleri/dizileri de bilim kurgu ve epik fantezi türlerinden seçmeye başladığımı fark ettim. Bu günlerin geçeceğini, tekrardan kalabalıklara karışacağımı ve bir gün içinde onlarca farklı insanla konuşacağımı biliyorum. Bu yüzden kendimi pek de tedirgin hissetmiyorum; ama kelime dağarcığımı korumak adına da sık sık yüksek sesle kendimle konuşuyor ve sevdiğim rap şarkılarının sözlerine yine yüksek sesle eşlik etmeye çalışıyorum.”
Gördüğün üzere, ekip olarak kendimizi yeni düzene adapte etme aşamasındayız. Herkes öyle. Şu an bir boşlukta hissediyor olabilir, sürekli sosyal medyada dolaşıyor olabilir veya TikTok videosu çekiyor olabilirsin. Bunlar geçiş döneminde ne yapmak veya yapmamak istediğini keşfetme konusunda yardımcı oluyorsa hiçbir sakınca görmüyoruz. Sadece vakit geçirdiğin mecraların seni nasıl etkilediğinin farkında olmanı öneriyoruz.
Bu belirsizlik ortamında kendi güvenli alanını yaratmak ve kendini tanımak için vaktin olacak. Bu dönem geçtiğinde, gayene ulaşmak için hayatında nasıl değişiklikler yapacaksın? Bunu düşünmeyi de ihmal etme. Eğer planlarını bizimle paylaşmak istersen de seve seve dinleriz.
Kendine çok iyi bak, sağlıcakla kal!
Recent Comments