All Posts By

Gökçe Osmanoğlu

Yalnızca 6 Adımda Zaman Yönetimi

By | Zaman Yönetimi | No Comments

Yapacağın bir sürü şey var değil mi? Yapılacaklar listen uzuyor, nereden başlayacağını bilmiyorsun. Başlıyorsun başlamasına, ama aklın bir anda listedeki başka bir şeye veya listede olmayan başka bir işe mi kayıyor? “Brooklyn Nine-Nine’ın yeni sezonu gelmiş, bir bölüm izleyeyim. Zaten bir bölüm 20 dakika.” diyenleri duyar gibiyiz.

Ama orada dur. Çünkü beynin sandığın gibi “multitasking” (birden fazla işi aynı anda yapmak) yapamıyor [1]. Beynimiz, iki farklı iş arasında geçiş yaparken zamana ve enerjiye ihtiyaç duyuyor. Yani, sanılanın aksine multitasking bizi yavaşlatıyor ve verimliliği azaltıyor. Bu yüzden odağını bir işe verip zamanı efektif kullanmanın bir yöntemin seninle paylaşacağız.

Francesco Cirillo tarafından geliştirilen Pomodoro tekniğinden [2] bahsedeceğiz. “Daha çok değil, daha akıllı çalış” mottosuyla ortaya çıkan bu tekniğin adını daha önce duymadıysan da eminiz başkalarının benzerini uyguladığını görmüşsündür. Uzun süreli deneyimlere dayanan bu tekniğin 6 adımı var. Biz de ekstra bir adım ekledik, denemeye değer bir yöntem elde ettik:

  1. Yapılacaklar listesi hazırla: Öncelikle işe koyulmadan önce neler yapman gerektiğini hatırlamalısın. Bunları bir kağıda yazarak somutlaştır ki aklının kalacağı bir işi geride bırakma. Seni bekleyen işleri netleştir.
  2. Tamamlaman gereken işi/görevi seç: Yapılacaklar listesini hazırladıktan sonra da o an önceliklendirmen gereken bir işi/görevi seç. Yapılacaklar listeni bir kenara bırak, seçtiğin işi/görevi ayrı bir kağıda yaz. Odaklanmaya başladın bile!
  3. Zamanlayıcını 25 dakikaya kur (25 dakikalık zaman dilimine Cirillo Pomodoro adını veriyor): Telefonunun zamanlayıcısını veya ayrı bir zamanlayıcın varsa onu 25 dakikaya kur.
  4. Alarm çalana kadar seçtiğin işi yap: 25 dakika dolana, alarmın çalana kadar yalnızca ama yalnızca seçtiğin iş/görevle ilgilen.
  5. Alarm çaldığında görevin yanına bir tik at: Her alarm çaldığında bir Pomodoro’yu tamamladığın için işi/görevi yazdığın kağıda bir tik at. Bakalım işi kaç Pomodoro’da tamamlayacaksın?
  6. Kısa bir ara ver (5 dakika iyi bir tercih): Bir Pomodoro’yu tamamladın, kendine biraz dinlenmek için zaman tanı. Arayı ne kadar uzun tutarsan diğer Pomodoro’ya başlaman o kadar zor olur. Dikkat!
  7. Her 4 Pomodoro’yu tamamladığında uzun bir ara ver: 4 tane Pomodoro’yu devirdin mi? 100 dakika + araları toplarsan epey çalıştın. Uzun bir arayı hak ettin. Arayı ne kadar uzun tutacağına kendin karar ver.

Pomodoro aralığını Cirillo 25 dakika olarak tanımlamış, ama sen kendine adapte edip daha uzun veya daha kısa bir zaman aralığı belirleyebilirsin. Biz süreyi 40 dakikadan fazla tutmamanı öneriyoruz.

Peki biz neler öğrendik?

  • Yapılacaklar listeni sıralarken kendine hedeflerini ve gayeni hatırlatmalısın. Evet, listeye bir sürü şey yazdın, ama bunlar senin hedeflerine ulaşman için gerekli mi? Yoksa yalnızca yapmış olmak için mi yapacaksın? Böylece önceliklerini belirlemen kolaylaşacak.
  • Pomodoro’yu uyguladıkça benzer işlerin ne kadar zaman aldığını öğrenecek, bir sonraki işlerini de bu deneyimlerden yararlanarak daha iyi planlayabileceksin. Haftalık planlama yapmayı seviyorsan bir işin tahmini ne kadar zaman alacağını bilmek seni rahatlatacak.
  • Bir Pomodoro’ya başlarken daha önce nerede kaldığını, bitirirken ne kadar yol katettiğini gözlemlemek önemli. Bu da ayırdığın zamanı nasıl daha verimli kullanabileceğine dair sana fikir verecek.
  • 25 dakikanı, Pomodoro’nu, tamamen üzerinde çalıştığın işe adamalısın. Bu da dikkat dağıtıcı unsurlardan kurtulmak demek. Telefonunun zamanlayıcısını kullanıyorsan bile telefonu çalıştığın alandan uzak tutmak veya sürekli mesajlaştığın arkadaşlarına “Pomodoro’ma başlıyorum” demek sana yardımcı olacak. Hatta arkadaşlarınla sözleşip Pomodoro’larınıza birlikte başlarsanız birbirinizi de motive edebilirsiniz.

Pomodoro’yu denemekten bir şey kaybetmezsin, ama denemeyerek belki de çok zaman kaybediyorsun. Neden bugün bir şans vermiyorsun?

Referanslar

[1] www.forbes.com/sites/travisbradberry

[2] francescocirillo.com/pages/

Mülakatta Hayatınızı Kurtaracak Yöntem: “STAR”

By | İş Bulmak | No Comments

Nihayet yaptığın başvuruya bir dönüş oldu ve mülakata çağrıldın. Aklında binbir senaryo dönüyor, daha önce mülakata çağrılmış arkadaşlarına soruyorsun. Ne sorulacak? Neler anlatmalıyım, neler anlatmamalıyım? Her ne kadar benzer sorular yöneltilse de soru formu değişse dahi sana yardımcı olacak bir yöntemle yanındayız: STAR (situtation, task, action, result).

Mülakatta ne anlattığın kadar nasıl anlattığın da önemli. Eğer sağ kulağını sol elle tutmaya çalışırsan karşındakinde kötü bir izlenim bırakabilirsin. Kendini daha iyi ifade edebilmen için STAR tekniğini uygulayabilirsin. STAR, “durum, görev, eylem, sonuç” anlamına gelen bir kısaltma. “Daha önce ekip içerisinde bir sorun yaşadığın ve bu sorunu çözdüğün bir anı anlatır mısın?” gibi mülakat sorularına bu teknikle zorlanmadan, net ve sade bir şekilde cevap verebilirsin.

Durum: Paylaşmak istediğin deneyimle ilgili detayları anlat. Sorun neydi? Sorun işte mi, grup ödevinde mi, yoksa başka bir yerde mi yaşandı? Nasıl bir ortam vardı ve koşullar neydi?

Görev: Durum çerçevesindeki görevin neydi? Senden ne bekleniyordu?

Eylem: Sorunu çözmek için “sen” neler yaptın? Burada gerektiği kadar detay vermeye ve kendi eylemlerine odaklanmaya dikkat et. Karşındaki grubun değil, senin ne yaptığını merak ediyor.

Sonuç: Eylemlerinin sonucu ne oldu? Neyi başardın ve bu sorundan neler öğrendin? Kendine pay çıkarmaktan çekinme.

STAR tekniğiyle cevaplayabileceğin sorular, ileride benzer bir sorunla karşılaştığında nasıl davranacağına ışık tutuyor. Bu yüzden olabildiğince açık ve gerekli detaylarla şekillendirilmiş cevaplar seni ön plana çıkarabilir.

Mülakatta STAR

Kafanda canlandırabilmek için bir örnek üzerinden inceleyelim.

Soru: Hedefine ulaşamadığın bir olayı anlatabilir misin?

Durum: Y şirketinin X etkinliği farklı üniversitelerde farklı kulüpler tarafından düzenleniyor. Benim üniversitemde A kulübü düzenliyordu ve ben de etkinliğin koordinatörü olarak atandım. Her üniversitenin minimum 100 katılımcılı bir etkinlik düzenlemesi gerekiyordu. Etkinliğe 2 hafta kala bizim yalnızca 20 katılımcımız vardı.

Görev: Koordinatör olarak benim görevim gerekli pazarlama çalışmalarını yürütmek ve insanların bu etkinliğe katılmasını sağlamaktı. Yeterli katılımcı sayısına ulaşamadığımızı Y şirketine benim anlatmam gerekiyordu. 

Eylem: Y şirketine durumu anlatmadan önce diğer üniversitelerdeki benzer etkinlikleri inceledim, organizasyon ekibini toplayarak neyi daha iyi yapabileceğimizi tartıştım. Y şirketiyle buluştuğumda da dürüst bir şekilde, etkinlik koordinatörü olarak bana düşen görevlerde ve ekibi yönetme konusunda neleri daha iyi yapabileceğimi açıkladım.

Sonuç: Y şirketi de dürüst öz değerlendirmem için beni tebrik etti ve önümüzdeki sene uygulayabilmemiz için önerilerde bulundu. Gelecek sene aynı etkinlikte 300 katılımcıya ulaştık ki şu ana kadar şirketin bünyesindeki en yüksek katılımcılı etkinlik buydu.

Mülakata STAR’la nasıl hazırlanabilirsin?

STAR tekniğini öğrendin, şimdi sıra uygulamada. Görüşmeye gitmeden önce deneyimlerini gözden geçirmende fayda var. Aşağıdaki örnek sorulara bakarak pratik yapabilirsin. Geçmiş deneyimlerini bu tekniği uygulayarak yazıya dökebilir veya bir arkadaşından senin cevaplarını değerlendirmesini rica edebilirsin.

Ama unutma: mülakatlarda kendin olmak ve yüzündeki gülümseme sana yardım edecek.

  • Fikir ayrılığına düştüğün birini ikna ettiğin bir anından bahsedebilir misin?
  • Yapman gereken çok fazla iş olduğu ve önceliklendirme yapman gereken bir durum oldu mu? Anlatabilir misin?
  • Geçtiğimiz senelerde zor bir karar vermen gerektiğinde bu kararı nasıl verdin?
  • Analitik yönünü kullandığın bir olayı anlatabilir misin?
  • Başkalarını motive ettiğin bir anını anlatır mısın?
  • Çatışmayla nasıl başa çıkarsın? Yaşadığın bir olay üzerinden örneklendirebilir misin?
  • Hoşuna gitmeyen ama yapmak zorunda olduğun bir şey veya vermek zorunda olduğun bir karar oldu mu? Durumu nasıl idare ettin?